19 Kasım 2011 Cumartesi

neyin kafasını yaşıyoruz?!

tam şu anda elimizde her ne varsa bırakalım.. telefona sarılalım o günlerdir belki aylardır arayamadığımız, korktuğumuz taa canımızın içine işleyen adamı arayalım.
bir kez olsun sonunun ne olacağını düşünmeden yapalım bunu.. rezil mi olucaz, olalım. hakaret mi edecek, etsin. 
kimin umrunda ki?!
özlediysek, deli gibi seviyorsak neyin kafasını yaşıyoruz ki?!

hala duruyor muyuz? hadiiiiii.....
http://fizy.com/#s/2b7jkm  bu da fon müziği olsun ;)

14 Kasım 2011 Pazartesi

hayat okulu boş laf ders çalışmak gerek!


kapıları açmak mı daha zor neyle karşılaşacağını bilerek yoksa kapalı kapıların arkasında durup, kilidi sonuna kadar vurup, korkup gitmesini beklemek mi?
sahi yüzleşmek zor mu?! hani baktığında aynaya bakıyormuş gibi hissettiğin ama aslında bi maskeden ibaret olan o yüzlerle..
aslında bunlarında bi önemi yok zor olanı başarıp hayatımıza onlarca, yüzlerce, binlerce, onbinlerce, yüzbinlerce, milyonlarca( abartmaya gerek yok hepsiyle birden uğraşılmaz) neyse ne diyordum... 
unuttum..
üşengecim demiştim di mi? hani aslında bi iki satır okusam hatırlıcam. ama ayak yapıyorum çünkü anladınız siz.. :)

birde ders çalışmak gerek vazolar, heykeller, notlar, cümleler, kelimeler, heceler, çizimler, slaytlar beklerken.. yazarken yoruluyor insan..

kurdun elmaya nasıl girdiği konusuna hiç girmiyorum!


11 Kasım 2011 Cuma

aşkına eşkiya mode on

aldım aşkımı başıma çaldım.. önce evirdim çevirdim duvara çarptım. üşenmedim kalktım aldım, camdan attım. 
gözlerimi kapadım hülyalara daldım. uyandım bi' sigara yaktım. kalktım, martılara simit attım..
ağladım, bağırdım, çağırdım.


platonik sevmek çok iğrenç bir duygu lan. böyle kendi kendini yiyorsun falan ama onun sikinde bile değilsin.. platoniksin diye değilsin yanlış anlaşılma olmasın. belki böyle platonik olmasa sevişseniz falan, üç vakte kadar çocuk mocuk olsa.. o da çok sıkıcı be! aşkında, ızdırabınında, seninde, benimde, cem-i cümlemizinde gözlerinden öpüyorum.

bu da şarkımız http://fizy.com/tr#s/1ahh6e
...
çok ağlıyorum amk! sanki biri benim atıma kişş!! demiş, zavallı kuyruğunu kıstrırp kaçıyor gibi..
yok öyle birşey, atım da yok zaten.. 
...


seversin..
bazen sevebilirsin..
çok seversin..
deli gibi, canından çok, kendinden çok, kendi kendine..
diyorum ya deli gibi.. olmasındır, böyle iyidir falandır filandır.. (hay ben böyle aşkın ızdırabına!!)


devamı sonra.. :) http://fizy.com/tr#s/1ahkbq dinliyoruz..



10 Kasım 2011 Perşembe

yalnızlık iyidir, candır.. bazen insanın ebesini becersede severiz, sahip çıkarız, göndermeyiz hiçbir yere..


http://fizy.com/tr#s/3bofie   dinleyelim be..

e canım sıkıldı!

hayat güzel falan öyle... kuşlar cıvıldıyor, köpekler havlıyor, kediler miyavlıyor, kurbağalar vıraaakkklıyor..
bende ali babanın çiftliğinde yaşıyorum zaten... bu kafaya ulaşmak için ne içtiğimi soranlara cevap veriyorum: doğuştan hacıı.
annem bi keresinde kafamda su tabancası kırmıştı(valla bah!) ben ona yoruyorum ama kafamda herhangi bir hasar oluşmadı.
olan su tabancasına olmuştu, kırıldı falan öyle.. çalışıyordu gerçi hala nihayetinde su tabancası taramalı tüfek değil ya?!
zaten bu sayfayı da neden açtığımı bilmiyorum. yazacak çok şey var ama ben o kadar iyi olmamakla beraber çok da tembelim
öyle böyle değil. şu 5-6 satırı bile allah seni inandırsın 2 saatte yazdım. tuvalete gittim, yemek yedim ya da tam tersi
bi' dakka :) he he iğrenç oldu be.. neyse.. alışcez :)
daha ne yaziiim bilemiyorum, yazmasam daha iyi saçmalıcam gibi geliyor. böyle ben arada sırada aklıma geldikçe daha çok
istedikçe birkaç satır yazar çizer belki karalarımm..

<3

9 Kasım 2011 Çarşamba

gidesim de var!

Gidesim var; duvarlar üstüme üstüme geldiğinde gidesim var! Hiç bilmediği bir yere gitmek isteyen milyonlarca insandan biriyle karşılaşma umuduyla..

Kaçıp gidesim var; herşeyden! Tüm sorunlardan, sorumluluklardan, hayatımda nereye koyacağımı bilmediğim ama bir yerlerde durmaları gerektiğine kendimi inandırdığım insanlardan, migrenimden, platonik aşkımdan, rugan topuklu ayakkabılarımdan, kırmızı sehpamın üzerindeki 17 tane mumdan, kalpli kırmızı yastıklarımdan, 87.9 Slowtürk'e ayarlanmış radyomdan, masamın üzerinde okunmayı bekleyen kitaplardan... Herşeyden! Kısaca kendimden tanımadığım, dillerini bilmediğim insanların dünyasında kaybolasım.. var.

öyle işte..

başlık bulamıyorum abi!

Birkaç içsel cümleyi 'önsöz' olma şerefine nail eden adam! Kalan cümlelerin kül olup denize savrulduğunu öğrense ne düşünürdü, eğer yaşıyor olsaydı...alt alta yazdığım kelimeleri yan yana hizaya getiren adam.!'ali' artık özel isim değil desem, alinin edepsizliklerini öğrenince kızmaz belki..'götürmek' fiilinin kökünü sorsa 'göt etmek' desem, 'gitmek' olduğunu bildiğimi bilse ama.. Gülüp geçse.iki kelimeyi bir araya getiremeyip en basit cümleyi(gel!) kuramayışımı heyecanıma,failatün failatün failunun .mına koyarken 3+3+2'yi anlamayışımı deliliğime verse, yine.'Ey!' desem! En sevdiğim edebi sanatın sırf hatun adı diye Nida oluşunu sevse.edebiyatın edebini atıp tüm edepsizliğimle yan gelip yattığımı söylemeyin ona, bilmesin!konuşmaktan usandığımı, ruhumun feryat figan çekip gittiğini hiç, evet hiç duymasın!sigarayı bıraktım ya işte buna hiç dayanamaz..gelişinin ilk, gidişinin son yılına...

ne dersen de!

Beni durduran birşeyler var..

dilimin ucuna gelip sustuklarım.. Bilmem gerekirken anlatamadıklarım.. İç çekişlerim, dolu dolu bakan gözlerim var..

bazen diyorum; 'ne olacaksa olsun dünyanın sonu değil ya..' sonra durup bakıyorum bi sana bi kendime, bakıyorum işte o kadar.. Bakmak, bakakalmak..

yanlış zamanda doğru insan, yanlış zamanda yanlış insan, doğru zamanda yanlış insan olabilme ihtimallerin arasında gidip geliyorum, lanet yağdırıyorum 20 yaşıma..