24 Haziran 2012 Pazar

sözler verilir, yeminler edilir..
kelimeler, cümleler havada uçuşur; birbirlerine çarpar. kendini merkezinde sandığın dünya belki durmaz ama çok yavaşlar. 
bakmaya korktuğun gözler, gözlerinin önünden gitmez.
sevmeye çalıştığın.. anlamak istediğin ama zamanın bunu imkansız kıldığı yüzlerce hatta binlerce soruyla karşı karşıya kalmak..
"hayat devam ediyor ama ben neresindeyim?" 
cevabı olmayan, olsa da bulunmayan, bulunsa da.. çoğu zaman bulunmuyor işte.. düşünceler arasında kaybolurken akıp gidiyor hayat.. acısa da öldürmüyor işte.. kanasa da kabuk bağlıyor.. durmuyor ama yavaşlıyor.. susmuyor, konuşmuyor avaz avaz bağırıyor... kaçıp gitmiyor, kovalıyor.. 


ve hiç bir cümlem noktayla bitmiyor...


idrak yolları enfeksiyonuna yakalanmış insanları hayatıma sokmaya başladığımdan beri öpüşmeyi, sevişmeyi hatta tokalaşmayı dahi hayatımdan çıkardım.
nasıl bir virüsse göz göze gelince bile bulaşıyor. 
resmen kelimeler boğazımda düğümleniyor ve edeceğim hakaretin, küfrün haddi hesabı yokken ağzımdan çıkan tek kelime "nasıl?"...